Queer'ler de Burada!

“Queer’ler de Burada!” röportaj serimizde, toplumda genellikle seslerini duyuramayan queer bireylerin deneyimlerine ışık tutmayı amaçlıyoruz. Bu seriyle, queer bireylerin cinsel kimliklerini ve yönelimlerini keşfederken karşılaştıkları zorlukları paylaşarak, hem heteroseksüel bireylerin empati kurmasını hem de diğer queer bireylerin yalnız olmadıklarını hissetmelerini sağlamayı hedefliyoruz. Türkiye’de yaşayan bir queer bireyin deneyimlerini dinlerken, özellikle açık kimliklerini yaşarken verdikleri mücadelenin ve kazandıkları özgüvenin ne denli önemli olduğuna tanıklık ediyoruz. Röportajda ifade edildiği gibi, queer bireyler genellikle kendilerini güvenli alanlarda ifade etmeyi tercih ediyorlar. Eğitim düzeyi yüksek kurumlarda bulunmak ya da LGBTQ+ bireylere daha kapsayıcı yaklaşan bölgelerde yaşamak, bireylerin daha rahat ve açık bir şekilde kimliklerini yaşamalarına olanak tanıyor. Toplumun queer bireylere yönelik bakış açısının giderek daha kapsayıcı hale gelmesi, queer bireylerin geleceğe umutla bakmasını sağlıyor. Ancak bu süreçte özgüven, kimliklerini benimseme ve toplumun önyargılarına direnme konularında bireylerin kendi çabaları da oldukça belirleyici.

Efe Kaan Okyaz
Efe Kaan Okyaz -

Yazar

14 Aralık 2024

Değerli okuyucular,

“Queer’ler de Burada!” isimli bu röportaj ve yazı serimizde toplumumuzda pek fazla dinlenmeyen queer bireylere bir mikrofon uzatarak onların da yaşadıklarının, duygularının ve fikirlerinin herkes tarafından duyulmasını istemekteyiz. Bu seriyle asıl hedefimiz, queer bireylerin cinsel yönelimlerini ve cinsel kimliklerini keşfederken, kendilerine olumsuz bakan bir toplumda kimliklerini yaşamaya çalışırken verdikleri hayat mücadelesine ve deneyimledikleri zorluklara ışık tutmaktır. Ayrıca, heteroseksüel ve natrans bireylerin (yani toplumun büyük çoğunluğunun), queer bireylerle empati kurmasını sağlamak ve diğer queer bireylere yaşadıkları zorluklar konusunda yalnız olmadıklarını hissettirmek de önemli bir amacımızdır. Bu röportaj serisinde, özellikle Türkiye’nin önde gelen queer bireylerine kendilerini ifade etme olanağı sunarak onların diğer queer bireylere de ilham olmasını umuyoruz. Her röportaj sonunda, ilgili röportajdan yola çıkarak queer bireylerin yaşadıkları ve fikirleri hakkında kısa bir analiz de paylaşacağız. Dileriz bu röportajı keyifle okur ve ifade ettiğimiz bu temennilerimizi paylaşırsınız. Şimdi mikrofonumuzu Koç Üniversitesi’nden queer bir arkadaşımıza, kendisini kendi ifadeleriyle anlatması için uzatıyoruz.

  1. Bizlere, anonim bir şekilde ya da açık bir şekilde, çok kısa kendini tanıtır mısın?

Herkese merhaba, bu sene Koç Üniversitesi’ndeki ikinci yılım. 2023 yılı YKS sınavında sayısal alanda 477. oldum ve Koç Üniversitesi’nde tam burslu bir şekilde endüstri mühendisliği okumaya hak kazandım. Bir senelik hazırlık eğitimini tamamlamamın ardından endüstri mühendisliği birinci sınıf öğrencisi olarak üniversite hayatıma devam ediyorum. Kendimi erkek olarak tanımlıyorum, aynı zamanda eşcinselim.

  1. Cinsel kimliğini/cinsel yönelimini en başta nasıl keşfettin, yoksa kendini bildin bileli farkında mıydın?

Cinsellik kavramıyla tanıştığım günden bugüne, cinsel yönelimimin her zaman farkındaydım. Cinsellik kavramını tanımaya ve denemeye başladığım andan itibaren odağım her zaman hemcinslerimdi. Bir bakıma kendimi şanslı sayıyorum; daha ortaokul öğrencisiyken, cinselliğe dair attığım ilk adımla başlayan yolculuğum bugüne kadar hiç değişmedi. Bu sayede kendimi tanıyabilmem ve kabullenebilmem için yeterince zaman buldum ve süreçte kafa karışıklığına düşmedim.

  1. Şu an cinsel yönelimini/cinsel kimliğini açık bir şekilde mi yaşıyorsun? Yoksa bu durumu gizlediğin insanlar var mı?

Cinsel kimliğimi 11. sınıftan itibaren açık bir şekilde yaşıyorum. Bu kimlik, benim için artık ayaküstü konuşmalarda bile insanlarla paylaşabildiğim bir parçam. Tabii kimseye “Merhaba, ben eşcinselim!’’ dediğim de olmuyor. Kendimle barışık ve kimliğimle gurur duyuyor olsam da bu, herhangi bir heteroseksüelin ilk tanışmada “Bu arada ben heteroyum” demesi kadar garip olurdu. Kimliğinizi kabullenip insanlara açılacaksınız diye bunu dünyaya anons etmenize gerek yok. Güvenebileceğiniz, sizi anlayacağını ve süreçte size destek olacağını bildiğiniz insanlara kendinizi açmanız yeter. Gerisi geliyor zaten. Şu anda kimliğimden haberdar olmayan tek grup ailem. Elbette zamanı geldiğinde onlarla da kim olduğumu paylaşacağım, ancak şu an gündemimde bir aile kurmak ya da gelecek planları yapmak olmadığı için bu işi aceleye getirmiyorum.

  1. Cinsel yönelimin/cinsel kimliğin konusunda ilk kime açıldın? Senin için bu an nasıl bir tecrübeydi?

Cinsel kimliğimle ilgili ilk konuşmamı lisemin rehber öğretmeniyle yaptım. İnsanlara söylemeye başlamak için yeterli cesareti ve motivasyonu toplamış olmama rağmen, bir bilene danışmanın sakıncası olmayacağını düşündüm. Bu yüzden, çevreme açılmaya dair gireceğim süreç hakkında fikir almak için öncelikle rehber öğretmenimle görüştüm. İlk defa ağzınızdan “Ben eşcinselim” cümlesinin çıkıyor olması, karşınızdaki insana ne kadar güvenirseniz güvenin sizi biraz zorluyor. Ancak karşınızdaki insanın kelime seçimleri, mimikleri ve size karşı takındığı sıcak tavır, endişenizi saniyeler içerisinde yok ediyor. Zamanla başka insanlara söyledikçe ve kendinize daha da güvenmeye başladıkça “Oğlum gayim lan ben” gibi doğrudan, samimi ve rahat bir ifadeye kadar kayıyor kendinizi ifade etme şekliniz. Hayatta yaptığınız her şeyin ilk seferi zordur, fakat yanınıza doğru insanları alırsanız hem ilk seferinizde yaşadığınız korkunun ne kadar yersiz olduğunu görürsünüz hem de kısa sürede, sanki yıllardır kimliğinizi insanlarla paylaşıyormuşsunuz gibi rahat hissedersiniz.

  1. Ailen ve akrabaların içinde ve lisedeki eğitim hayatın boyunca cinsel yönelimini/cinsel kimliğini açık bir şekilde yaşamak ya da gizlemek senin için zor muydu? Bu durum sana neler hissettirdi? Bu durumdan ötürü ne gibi tecrübeler yaşadın?

Ailem hiçbir zaman queer kimliklere karşı net bir duruş sergileyen insanlar olmadı. Bazen sosyal medyada görünürlüğü yüksek queer bireylere karşı olumsuz söylemleri olsa da, yeri geldiğinde herkesin insan olduğuna ve istedikleri gibi yaşama hakları olduğuna dair söylemleri de oluyordu. Aile gündemimizde romantik ilişkiler çok nadiren konuşulurdu, bu sebeple ailem ve kimliğim arasında kaldığım anları çok sık yaşamadım. Ne de olsa kimse bana gelip “Neden hala kız arkadaşın yok, o kadar yakışıklı adamsın?” gibi şeyler söylemiyordu. Kendime dair önemli bir parçayı ailemden gizliyor olmak her ne kadar beni üzse de geçmişten bugüne kadar aramızdaki dinamiklerin bu bilginin paylaşılmasını gerektirmediğini düşünüyorum. İleride kendime bir aile kurmaya karar verdiğimde ve hayatımı geçirmek istediğim partnerimi bulduğumda kimliğimi aileme açmayı planlıyorum.

  1. Cinsel yönelimin/cinsel kimliğinden ötürü Türkiye'de yaşamın boyunca nelerle mücadele etmek zorunda kaldın?

Küçüklüğümden bu yana, cinsel kimliğim temelli az sayıda zorluk yaşadım. Liseyi İzmir’de, üniversiteyi ise Koç’ta okumamın buna anlamlı bir katkısı oldu sanırım. Cinsel yönelimime dair beni en çok yıpratabilecek iki şey, insanlara açılmadan önce LGBTQ+ hakkında yapılan küçümseyici şakalar ve kimliğimi açıkladıktan sonra sorulan özel ve yersiz sorular olabilirdi. Ancak kendimi bildim bileli, her zaman kendine güvenen ve insanların düşüncelerini fazla umursamayan biri oldum. Ayrıca, yakın çevremdeki insanların yaptığı söylemlerde ciddi olmadıklarının farkındaydım. Günün sonunda, cinsel kimliğimi kabullenmem, insanlarla paylaşmam ve bugün açıkça yaşamama kadar uzanan süreçte, yönelimim temelli toplumsal sorunları minimum düzeyde deneyimleyecek kadar şanslıydım. Maalesef hepimizin benzer fırsatlara erişmesi mümkün olmuyor. Yapılabilecek en iyi şey, ülkemizin önde gelen eğitim kurumlarından birinde kendinize yer bulabilmek için çabalamak ve çevrenizdekilerin söylemlerine elinizden geldiğince az kulak asmak.

  1. Bu yaşam mücadelesinin sana ne kattığını ya da kaybettirdiğini düşünüyorsun?

Her ne kadar cinsel yönelimime dair az sorun yaşamış olduğumu düşünsem de, kimliğimi kabul etmek ve insanlara kendimi anlatmak fazlasıyla cesaret isteyen bir süreçti. Bu süreci başarıyla tamamlamış biri olarak, geçmişe dönüp baktığımda ne kadar özgüvenli ve kararlı olduğumu fark ediyorum. Hayatta atmam gereken zor adımlar sayesinde, bugün çok daha güçlü bir insan olduğuma inanıyorum.

  1. Türkiye'de toplumun günümüzde queer gençlere bakış açısı hakkında ne düşünüyorsun? Sence geçmişten beri değişen bir durum var mı?

Ülkemizde queer bireylere dair bakış açısının giderek daha olumlu hale geldiğine inanıyorum. Zaman geçtikçe ve jenerasyonlar değiştikçe, toplumda giderek daha fazla ön planda roller üstlenmeye başlayan yeni neslin farkındalığı, sosyal medyanın kapsayıcılığı ve politik çekinceler nedeniyle siyasi arenada azalan homofobik söylemler, bana ülkemizdeki queer topluluklarının geleceğine umutla bakma şansı veriyor. Her ne kadar şu anda içinde bulunduğunuz toplulukta kendinizi sıkışmış ve yalnız hissetseniz de sizi olduğunuz gibi kabul edecek insanlar ve topluluklar ülkemizde mevcut ve sayıları her geçen gün artıyor.

  1. Türkiye'deki queer bireylerin sanki durumu hakkında ne düşünüyorsun?

Ülkemizde halihazırda yaşanan siyasi gelişmelerin yoğunluğu, LGBTQ+ bağlantılı meselelerin daha az hedef gösterildiği ve dolayısıyla daha az karalandığı bir noktaya getirdi bizi. Her ne kadar queer meselelerini konuşmaya ve insanlara var olduğumuzu göstermeye ihtiyaç duysak da geçmişe göre eşcinsel olmanın daha az yaftalandığı bir ortamda yaşıyor olmak güzel. Ülkenin her yerinde olmasa da eğitimin ve çağdaşlığın ulaşabildiği bölgelerde queer bir birey olmak neredeyse tamamen normalleşti. Tek bir yerde bile bunu başarmak mümkünse, zamanla ülkemizin büyük çoğunluğunda da bu amaca ulaşılabileceğine yürekten inanıyorum.

Öncelikle, bizlerle kendi deneyimlerini paylaştığı için arkadaşımıza çok teşekkür ediyoruz. Kendisinin ifade ettiği tecrübelerden anladığımız kadarıyla, queer bireyler genellikle kendi cinsel yönelimlerini ya da cinsel kimliklerini ilk keşfettiklerinde, yaşadıkları homofobik ve transfobik toplumun, benliklerini özgürce ifade ettikleri anda gösterebileceği korkutucu ve tehlikeli tepkilerin farkında olarak bu yönelim ve kimliklerini gizlemeye yöneliyorlar. Siz değerli okuyucularımızın da takdir edeceği üzere, bir insanın kendi gibi yaşamaması, insan hayatı için en kötü durumlardan biridir. Queer bireyler, ancak kendilerini yargılamayacaklarına inandıkları ve büyük bir güven hissettikleri insanları seçerek, onlara kendi yönelimlerini ve kimliklerini açarlar. Bu şekilde, kendilerine benliklerini yaşayabildikleri ve huzurlu hissedebildikleri küçük, güvenli bir alan kurarlar. Arkadaşımızın kendi deneyimlerinden ifade ettiği gibi, queer bir bireyin iyi bir üniversitede okuması ya da İzmir gibi queer insanlara daha sıcak bakan toplum kesimlerinin yaşadığı yerlerde bulunması, kendilerini daha rahat ifade edebilecekleri alanların daha geniş olmasını sağlar.

Bu nedenle, queer bireyler genelde ya daha elit kesimlerin yaşadığı bölgelerde büyüyerek doğuştan bir avantaja sahip olurlar ya da çok çalışarak iyi bir üniversiteye girip bu avantajı elde etmek isterler. Ancak her iki durumda da arkadaşımızın da belirttiği gibi, bir queer bireyin daha açık ve özgürce yaşayabilmesi için yapması gereken en önemli şey, insanların olumsuz eleştirilerine aldırmamak ve kendi yönelimini ile kimliğini benimseyerek bu farkındalık ve cesareti kazanmaktır. Diğer yandan, günümüzde hem toplumumuzda hem de dünyada, özellikle siyasi açıdan, queer bireylere bakış açısının daha olumlu hale geldiği görüşü, birçok queer bireye kendi yönelimleri ve kimlikleri konusunda daha fazla özgüven kazandırmaktadır.

Bu röportaj serisini takip ettiğiniz için sizlere çok teşekkür ederiz. Queer bireyleri daha yakından tanımak ya da queer bir birey olarak kendinizi daha iyi anlamak istiyorsanız, serimizi takip etmeye devam edin. Sevgiyle kalın!